Doğu Anadolu’nun incisi, binlerce yıllık tarihi ve eşsiz coğrafyasıyla Erzurum, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine. Sert kışlarıyla meşhur olsa da, her mevsim bambaşka bir güzelliğe bürünen bu kadim şehir, sizi geçmişe doğru büyüleyici bir yolculuğa çıkaracak. Hazırsanız, Erzurum’un en önemli duraklarına doğru yola çıkalım!
Erzurum gezinize şehrin tarihi merkeziyle başlayın. Güne, Erzurum’un sembolü olan Çifte Minareli Medrese‘yi ziyaret ederek başlayabilirsiniz. Selçuklu mimarisinin en zarif örneklerinden biri olan bu yapı, taç kapısındaki muhteşem işlemelerle sizi kendine hayran bırakacak. Hemen karşısında, Anadolu’nun en eski camilerinden biri olan Ulu Cami yer alıyor. Geniş avlusu ve dingin atmosferiyle huzur bulabileceğiniz bu tarihi camide, Erzurum’un manevi dokusunu derinden hissedebilirsiniz.
Öğleden sonra, üç kümbetin eşsiz siluetine ev sahipliği yapan Üç Kümbetler‘i ziyaret edin. Bu anıt mezarlar, farklı dönemlere ait mimari özellikleriyle dikkat çekerken, Erzurum’un zengin tarihine ışık tutar. Gününüzü, Erzurum Kongresi’nin yapıldığı Yakutiye Medresesi ile tamamlayın. Günümüzde Türk İslam Eserleri ve Etnografya Müzesi olarak hizmet veren bu medrese, sadece tarihi bir yapı değil, aynı zamanda milli mücadele ruhunun yaşatıldığı önemli bir mekândır.
Gün sonunda, meşhur Oltu taşı işlemeciliğini görmek için Taşhan Çarşısı’na (Rüstem Paşa Bedesteni) uğramayı unutmayın. Kendinize veya sevdiklerinize bu özel taştan yapılmış bir tespih ya da takı hediye alabilirsiniz.
İkinci gün, Erzurum’un doğal güzelliklerini keşfetmeye ayrılmalı. Sabah erken saatlerde, şehir merkezine 25 dakika uzaklıktaki Palandöken Kayak Merkezi‘ne gidin. Dünyanın en uzun ve en dik pistlerinden bazılarına sahip olan Palandöken, kış aylarında kayak ve snowboard tutkunları için bir cennet. Karlı dağ manzarası eşliğinde teleferiğe binerek zirveye çıkabilir, Palandöken’in nefes kesen manzarasına tanıklık edebilirsiniz.
Kış mevsimi dışında gidiyorsanız, Palandöken’de doğa yürüyüşleri yapabilir veya yamaç paraşütü gibi alternatif sporları deneyebilirsiniz. Öğle yemeği için Palandöken’deki restoranlardan birinde cağ kebabının tadına bakmayı ihmal etmeyin. Erzurum mutfağının bu eşsiz lezzeti, gezinizin en akılda kalıcı anlarından biri olacak.
Öğleden sonra rotanızı Aziziye Tabyaları‘na çevirin. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın simgesi olan bu tabyalar, kahramanlık destanlarının yazıldığı yerlerdir. Buradan, Erzurum’un panoramik manzarası eşliğinde tarihin derinliklerini hissedebilirsiniz.
Son gününüzde, Erzurum’un daha az bilinen ancak büyüleyici yerlerini keşfedin. Güne, Erzurum’a yaklaşık bir saat uzaklıktaki Tortum Şelalesi ile başlayın. Türkiye’nin en büyük şelalelerinden biri olan Tortum, 48 metre yükseklikten dökülen sularıyla görenleri büyüler. Özellikle ilkbaharda, doğanın uyanışıyla birlikte şelalenin etrafı daha da coşkulu bir hale gelir.
Şelalenin ardından, yol üzerindeki Tortum Gölü‘nde mola verin. Tektonik hareketlerle oluşmuş bu doğal göl, çevresindeki dağlarla birlikte muhteşem bir manzara sunar. Burada kısa bir yürüyüş yapabilir veya fotoğraf çekebilirsiniz.
Öğleden sonra şehir merkezine dönerek Erzurum Kalesi‘ne çıkın. Kalenin burçlarından şehrin tüm tarihi dokusunu kuşbakışı izleyebilir ve gezdiğiniz tüm yapıları yukarıdan görebilirsiniz. Gezinizi, bir Erzurum klasiği olan kadayıf dolması yiyerek tatlı bir şekilde sonlandırabilirsiniz.
Lezzet Durakları: Erzurum, sadece tarihi ve doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda zengin mutfağıyla da ünlüdür. Cağ kebabı, kadayıf dolması, civil peyniri, lor dolması ve ayran aşı çorbası gibi yöresel lezzetleri mutlaka deneyimleyin.
Ne Zaman Gidilir? Erzurum kış sporları için Aralık-Mart ayları arasında idealdir. Tarihi ve doğal güzellikleri keşfetmek içinse bahar ve yaz ayları (Mayıs-Eylül) daha uygun olacaktır.
Erzurum, soğuk ikliminin aksine, samimi insanları ve sıcak atmosferiyle sizi kucaklayacak bir şehir. Bu rotayı takip ederek Erzurum’un ruhunu en derinlerde hissedeceğinize eminim. Şimdiden iyi yolculuklar!
Bir yanıt yazın